
“Hayatında olmayan ve seni mutlu hissettirmeyen her şeyin sebebi seçimlerinin sana ait olmamasıydı” diye kalbime üflendi bir sabah meditasyonunda ve bu bölüm doğdu.
Her şey yolunda gözükmesine rağmen içimizde nedenini anlamadığımız bir boşluk hissi var ise bize uygun olmayan yerlere, mekanlara kendimizi sıkıştırma arzumuzdan kaynaklı olabilir. Bir gün gelir ve içimizdeki tiz ses şunu fısıldar bize: “Bugün yaptığın işi aslında hiç sevmedin, kredi çekip yaptığın düğünü sen istemedin, evlendiğin kişiyi sen beğenip sevmedin, her şey dahil otelde konaklayan da sen değildin… Yaşadığın evin bile sana ait değil.” Yaşadığımızı düşündüğümüz mekanlar ve hayatlar… Panik olmak yerine bu çağrıya kulak kabartmak gerekir. Çünkü bu otantik benliğimizin çağrısıdır ve otantik bir benlik, otantik bir yaşam alanını talep eder.
Eviniz size benziyor mu? Bir düşünün… Yaşadığınızı düşündüğünüz hayat gerçekte kimin hayatı? Bu bölümde, yaşadığımız mekanların benliğimizle olan ilişkisinden bahsediyorum. Gelin mekan ve benlik ilişkisini birlikte keşfedelim.
Daha fazla içerik, görüş ve yorumlarınız için İnstagram üzerinden @kendinetanı hesabını takip etmeyi unutmayın.