
Hukuk Dört Sıfır'ın bu bölümünde, Türkiye'nin en özgürlükçü anayasası olarak kabul edilen 1961 Anayasası'nın köklerine iniyor ve onu doğuran tarihsel koşulları mercek altına alıyoruz. 27 Mayıs 1960 sabahına bizi adım adım getiren olaylar zinciri neydi?
1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle başlayan çok partili hayatın ilk yıllarındaki demokratik atmosferin, 1954'ten sonra yerini nasıl artan bir otoriterleşme eğilimine bıraktığını inceliyoruz. Siyasi gerilimi tırmandıran temel adımları ve politikaları ele alıyoruz:
• Ana muhalefet partisi CHP ve eleştirel basın üzerindeki yoğun baskılar.
• Toplumu "bizden olanlar" ve "diğerleri" olarak keskin bir şekilde ikiye bölen Vatan Cephesi uygulaması.
• Üniversite özerkliği ve yargı bağımsızlığı gibi temel kurumların nasıl aşındırıldığı.
• Bardağı taşıran son damla olarak nitelendirilen ve anayasal düzeni fiilen askıya alan olağanüstü yetkilere sahip Tahkikat Komisyonu'nun kurulması.
Bu süreçte tırmanan gerilimin sokağa nasıl yansıdığını, Nisan 1960'taki kanlı öğrenci olaylarını ve ordunun bu gelişmeler karşısındaki tutumunu tartışıyoruz. Son olarak, 1950'lerde yaşanan bu tecrübelerin, 1961 Anayasası'nın neden Anayasa Mahkemesi gibi güçlü denge ve denetleme mekanizmalarını merkeze alan bir yapıda tasarlandığını nasıl açıkladığını ortaya koyuyoruz.