
Hukuk Dört Sıfır'ın yeni bölümünde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok tartışılan, en özgürlükçü ve aynı zamanda en idealist anayasal metni olan 1961 Anayasası'nı derinlemesine inceliyoruz.
Bu bölümde, 1950'lerin çalkantılı siyasi atmosferinden 27 Mayıs 1960 müdahalesine giden süreci ve bu anayasanın doğuşuna zemin hazırlayan tarihsel koşulları ele alıyoruz. Temsilciler Meclisi ve Milli Birlik Komitesi'nden oluşan Kurucu Meclis'in yapısını, Türkiye'de daha önce görülmemiş bir katılımcılıkla farklı toplumsal kesimleri (üniversiteler, barolar, sendikalar) anayasa yapım sürecine nasıl dahil ettiğini tartışıyoruz.
1961 Anayasası'nın getirdiği devrim niteliğindeki yeniliklere odaklanıyoruz:
• Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşu ve yasama erkinin anayasa ile sınırlandırılması.
• "Sosyal Hukuk Devleti" ilkesinin ilk kez anayasal güvenceye kavuşması.
• Sendika kurma, grev ve toplu sözleşme gibi sosyal hakların tanınması.
• Üniversitelere ve TRT'ye tanınan özerklik.
• Çift meclisli (Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu) yasama yapısı.
Ancak madalyonun diğer yüzünü de unutmuyoruz. Getirdiği güçlü denge ve denetleme mekanizmalarının zamanla siyasi istikrarsızlığa yol açtığı yönündeki "yönetilemeyen sistem" eleştirilerini ve anayasanın neden "aşırı demokratik" olarak nitelendirildiğini de masaya yatırıyoruz.
Bu topraklardaki anayasal birikimi anlamamıza paha biçilmez katkılar sunan ve çalışmalarıyla bu bölümün hazırlanmasında bizlere ilham veren değerli hocamız Prof. Dr. Bülent Tanör'ü saygıyla anıyoruz.
Türkiye'nin anayasal serüvenindeki bu radikal kopuşun mirasını anlamak için bize katılın.