Kaçıngan insanların arada gösterdikleri ve sunmayı vaad ettikleri renkli ve ne kadar harika bir ilişki yaşayacağınıza dair o olan ümit fakirin ekmeği durumuna kapılıp kalıyorsanız bu bölüm sizin için. Belki de artık yaraları hayaliyle büyütmeme vaktidir , Kalben’in şarkısında dinlediğimiz üzere 🌼 ve kendimiz için bir yatak, bir oda ve bir ev isteme vaktidir dilediğimiz gibi.
Cesare Pavese’nin yazdığı gibi sadece kendimize bağlı olmayan şeyleri ciddiye almamalı mıyız? Yoksa olmama ihtimalini göğüsleyip yas tutma becerimize mi güvenmeliyiz? Gerçekten seneler sonra birine sevdiği rengi sormanın ağır gelmeyip bilakis neşe verdiği flört halimdeki duygu durumumu sizler için irdeliyor herkese tatlı flörtler diliyorum 🌼💕❤️😘🥳
Merhaba, bu bölümde yorum kisvesi altında sınırınızı aşan eleştirel yaklaşımları işliyorum tabiki de kendi yaşanmışlığım üzerinden. Kapak fotoğrafını kullanmama izin veren canım hocam divandaki terapist hesabına teşekkür en büyük borcum. İyi dinlemeler.
Bu bölüm başarısızlık korkusunun beni soktuğu depresyondan ve uykularımı kaçırmasından bahsediyorum. Bir Göksel şarkısında dendiği gibi: Gemilerini kaldırmış gidiyor hayat ve ben sahildeyim. Kaçırmış olma telaşı içindeyim. Varsa benzer hisleriniz bölüme bekleriz 👆🏼
Merhaba, bu bölümde ben olamadığım bir terapi odasından ayrılırken hissettiğim suçluluk hissini yıllar sonra irdeliyorum.
Hayatımın zorlandığım dönemlerinde depreşen temizlik takıntımı aslında kaçıntımı bu bölümde sizle paylaşıyorum.
Aldatıldınız ve ardından bende eksik olan neydi ki? Diğerinde fazla olan, daha iyi olan ne diye düşünüp şöyle bir kendinize baktınız mı hiç? Kendisine bu şekilde bakmış, terapi odasına taşımış, üzerine çok konuşmuş biri olarak bu bölümü yapmayı kendime hak gördüm, çok da iyi oldu iyi dinlemeler!
Bu bölümde defalarca duyduğum çok cesursun çok açık sözlüsün cümlelerinden yola çıkarak eskiden hiç de böyle olmadığımı, ailemdeki otorite figürüne ve diğerlerine benim de asla karşı çıkamadığımı, hatta bu şekilde babasına karşı çıkamadığı için ilkokul 4. sınıftan ailesinin isteğiyle regl olması sebebiyle alınan anneannemi anlatıyorum. Bir kere de olsa hayır ben okula gitmek isteyebiliyorum deseydi nasıl bir hayatı olurdu diye düşünmeden duramıyorum. Söz gümüşse sükut altın değildir, sükut otoriteleri besleyen bir kanaldır sadece.
Sevilmek için mükemmel olmak gerektiğine inandım yıllarca, bir bardak suyu haketmek için kilometrelerce koşması ve harika koşması gerektiğine inanan biri gibi sevilmek için çok çaba harcamış olmak ve en iyi olmak gerektiğine inandım. Oysa sevgiye de tıpkı sevgi gibi insan olduğum için hakkım ve ihtiyacım var. Son günlerde karşılaştığım bir olayla bu inancımı yeniden sorgulamamı sizlere açıyorum.
İnsan tanımadığı birini sevebilir mi ? Olsa olsa merak edebilir ancak. Denemeler (Montaigne) kitabından aklımda böyle kalmış bu cümle. Artık psikoloji biliminde bir adı var bu sevmelerin: Şema kimyası.
Okulun ilk gününde arkadaşlık üzerine yaşadıklarım ve akabinde düşündüklerimi döküyorum.