
İktidarın “terörsüz Türkiye” adını taktığı özünde bir “petrol açılımı” olan süreç, bıçak sırtında ilerliyor. Silah bırakma, barış, çözüm vb. kavramlarla makyajlanan “petrol açılımı” bir anda sömürgeci burjuvazinin yayılmacı çıkarlarının silahla hayata geçirilmek istendiği yeni bir çatışma sürecine dönüşebilir. Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin Haziran ayında yayımladığı “Açılımın gerçek yüzü ve sınıfsal karakteri: Neye karşıyız? Neden karşıyız?” başlıklı bildirisi, bu olası gelişme rotasını erkenden tespit etmişti: “İlk başta öyle bir hava yaratılmıştır ki önceki açılım süreçlerinden farklı olarak sanki her şey ayarlanmış, rayına oturtulmuş, tarafların kendi içinden bir direnç görülmez ya da dışarıdan bir müdahale olmaz ise sürecin tamamlanması adeta garanti altına alınmıştır. Oysa kısa sürede durumun pek de böyle olmadığı ortaya çıkmaktadır… Zaten pamuk ipliğine bağlı süreç sekteye uğrayacaksa, bozulacaksa, bitecekse bu, sömürgeci burjuvazinin, emperyalizmin ve işbirlikçi sınıfların/katmanların çıkar çatışmaları/rekabetleri temelinde olacaktır.”