Bu ilk sezonda bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim.
2. sezonda görüşmek üzere.
Ben Ezgi, burası ezgiceseylerr. Gündelik şeylerin sosyolojisinde yeniden buluşmak dileğiyle, hoşça kal.
Sosyal medyada her anımızı neden paylaşıyoruz? Bizi gözetleyen biri gerçekten var mı yoksa biz mi kendimizi izlenmeye sunuyoruz? Foucault’nun gözetim toplumu fikri, Bauman’ın akışkan modernitesi ve oversharing kavramı eşliğinde dijital çağın teşhir kültürünü konuşuyoruz. Görünmek için mi yaşıyoruz, yoksa yaşadığımızı görünür kılmak için mi paylaşıyoruz?
Bu bölümde “görünür olma”nın hayatlarımızdaki etkilerini konuşuyoruz. Gözetim toplumu nedir, oversharing ne demektir ve akışkan modernite bağlamında bireyler neden sürekli kendini ifşa eder? Tüm bu soruları toplumsal cinsiyet perspektifiyle ele alıyoruz. Özellikle kadın bedeninin sosyal medyada nasıl bir tüketime maruz bırakıldığını, algoritmaların bizi nasıl şekillendirdiğini ve bu döngüde çocukların nasıl savunmasız kaldığını tartışıyoruz.
Instagram estetiği, TikTok akımları, alışveriş yönlendirmeleri, ideal beden dayatması... Hepsi sadece bir "post" ya da "reels"ten ibaret değil. Tüm bu görünürlük zorunluluğu, yalnızca bireyin değil toplumun da dönüşümünü beraberinde getiriyor.
🔍 Foucault’dan gözetim toplumuna, Zygmunt Bauman’dan akışkan moderniteye, bugünün dijital dünyasını anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Instagram, TikTok, YouTube… Görmemiz “gerekenleri” kim belirliyor?
Bu bölümde algoritmaların nasıl çalıştığını, hangi içerikleri daha görünür kıldığını ve hangi kimlikleri, bakış açılarını dışarıda bıraktığını konuşuyoruz.
Sosyal medyada tesadüf diye bir şey var mı? Yoksa görünürlüğümüz de toplumsal güç ilişkilerinin bir parçası mı?
🎙 Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr
Dijital dünyada hepimiz birer “içerik üreticiyiz” – ama ne kadarını paylaşmalı, ne kadarını kendimize saklamalıyız?
Bu bölümde mahremiyet, oversharing ve kendini koruma üzerine sosyolojik bir yolculuğa çıkıyoruz.
Foucault’nun gözetim toplumu, Bauman’ın akışkan modernitesi ve Goffman’ın sahne metaforuyla; sosyal medyada “kendimiz” olurken ne kadar özgür olduğumuzu sorguluyoruz.
Sen de dinledikten sonra düşüncelerini paylaşmayı unutma! 🌱
🎙️ Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr
Bugün görünürlük üzerine konuşuyoruz.
Algoritmalar neyi seviyor, beden nasıl bir pazarlama nesnesine dönüşüyor, görünür olmanın bedeli ne?
Kadınlar, çocuklar ve benliğimiz bu sistemde nasıl şekilleniyor?
Goffman, Foucault ve dijital çağın sosyolojisi bu bölümde bir araya geliyor.
🎙️ Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr
Bildirimler, ekranlar, akışlar… Dijital çağ hepimizi uyanık tutuyor. Ama bu uyanıklık bazen çok yorucu.Bu bölümde, sürekli uyarılma halini ve sessizlik ihtiyacını sosyolojik bir perspektifle konuşuyoruz.Sessizlik bir kaçış değil, belki de en derin farkındalık olabilir.🎙️ Hazırlayan: Ezgi🎙️ Podcast: ezgiceseylerr📍 Instagram / YouTube: @ezgiceseylerr#sosyoloji #gündelikhayat #podcast #sosyolovlog
Bu bölümde sosyal medyada görünürlük, benlik sunumu ve “gerçek” ile “gösterilen” arasındaki mesafeyi konuşuyoruz.Goffman’ın sahne metaforu, Baudrillard’ın simülakrları ve Bauman’ın akışkan modernitesi eşliğinde dijital çağda kendimizi nasıl sunduğumuzu sorguluyoruz.Göründüğümüz gibi miyiz, yoksa görünmek istediğimiz gibi mi?🎙️ Podcast: ezgiceseylerr📍 Instagram / YouTube: @ezgiceseylerr#sosyoloji #gündelikhayat #podcast #sosyolovlog
Her şey hızlandı. Peki biz neredeyiz?Bu bölümde Baudrillard’ın “simülakr” kavramı eşliğinde, dijital çağın hızında gerçekliğin, benliğin ve zaman algısının nasıl dönüştüğünü konuşuyoruz.Filtreli hayatlar, bitmeyen içerikler, sürekli üretim baskısı…Gerçek olan kayıp mı? Yoksa sadece “mış gibi” yaşamak mı kaldı?Sosyolojik mercekle düşündüğümüz bu yayında, hem kavramsal hem gündelik bir yolculuğa çıkıyoruz.🎙️ Hazırlayan: Ezgi📌 Instagram: @ezgiceseylerr#sosyoloji #gündelikhayat #podcast #sosyolovlog
Kalabalığın ortasında bile kendini yalnız hissettiğin oldu mu?
Bu bölümde, modern yaşamın ve dijital çağın birey üzerindeki etkilerini konuşuyoruz.
Georg Simmel’in kalabalıklar içindeki yalnızlıktan, Erving Goffman’ın sahne metaforuna; sosyal medyada “nasılmış gibi” yaşamaya kadar pek çok meseleyi gündelik örneklerle ele alıyoruz.
Görünür olmak ne zaman yalnızlaştırır?
Gerçek ve kurgu arasındaki çizgi nerede silinir?
Ve neden artık herkes bir şey göstermek zorunda hissediyor?
Kısa bir yürüyüş, bir kahve molası ya da sessiz bir öğle saatine eşlik edecek bir bölüm.
🎙 Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr
Kalabalıklar içinde yürürken neden bu kadar yalnız hissediyoruz?
Bu bölümde dijitalleşme, bireyselleşme ve modern hayatın görünmeyen yalnızlıklarını konuşuyoruz. Sosyal medya ile çoğalan sesler gerçekten bize mi ait, yoksa kalabalığın içinde kaybolmuş yankılar mı?
Gündelik şeylerin ardındakini anlamaya çalıştığımız bu podcast serisine hoş geldin.
🎙️ Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr
Bazen en yüksek ses, sessizliğin içindedir.
Bu ilk bölümde sınıfta, sokakta ve evde yankılanan sessizlikleri sosyolojik bir gözle ele alıyoruz. Sessizlik sadece susmak mıdır, yoksa bir direniş biçimi olabilir mi?
Gündelik şeylerin ardındakini anlamaya çalıştığımız bu podcast serisine hoş geldin.
🎙️ Hazırlayan: Ezgi
📌 Instagram: @ezgiceseylerr