İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki: (Ey kalbi Allahü teâlânın sevgisi ile ve Resulullahın sevgisi ile dolu olan müslüman! Birinci vazifen Peygamber efendimizin eshabının sevgisini, ehl-i
beytinin sevgisi ile kalbinde cem etmektir. Ehl-i beyti, Resulullahın evladı oldukları için sevdiğimiz gibi, diğerlerini de, Onun eshabı oldukları için sevmeliyiz! Çünkü, Eshab-ı kiramın nail oldukları şeref pek yüksektir. O şerefe başkaları kavuşamaz. O şereften biri, Resulullahın mübarek nazarları onlara işlemiş ve hepsine manevi imdat ile yardım etmiştir. Bu hassa, bunlardan başkasında bulunmuyor. Bunların kemalatına, geniş ilimlerine, Peygamber efendimizden aldıkları hakikat mirasına, sonra gelenlerden hiç biri kavuşamadı. Her müslümanın bunların hepsini adil, salih ve veli ve âlim ve müctehid bilmesi lazımdır. Kendilerinden bir hata çıksa da Cenab-ı Hak hepsini af ve mağfiret ile müjdeledi. Kur’an-ı kerimde mealen, **(Allah, Onların hepsinden razıdır. Onlar da, Allah’tan razıdırlar)** buyurdu.
İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar içinden beğenilmiş, süzülüp ayrılmış olan bu çok kıymetli tabakanın hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek, Allahü teâlânın en büyük nimetidir. Hadis-i şerifte, **(Kişi sevdiği ile beraberdir)** buyurulduğundan onları sevenler, onlar iledir.)
All content for Eshab-ı Kiram Serisi is the property of Hakikat Podcast and is served directly from their servers
with no modification, redirects, or rehosting. The podcast is not affiliated with or endorsed by Podjoint in any way.
İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki: (Ey kalbi Allahü teâlânın sevgisi ile ve Resulullahın sevgisi ile dolu olan müslüman! Birinci vazifen Peygamber efendimizin eshabının sevgisini, ehl-i
beytinin sevgisi ile kalbinde cem etmektir. Ehl-i beyti, Resulullahın evladı oldukları için sevdiğimiz gibi, diğerlerini de, Onun eshabı oldukları için sevmeliyiz! Çünkü, Eshab-ı kiramın nail oldukları şeref pek yüksektir. O şerefe başkaları kavuşamaz. O şereften biri, Resulullahın mübarek nazarları onlara işlemiş ve hepsine manevi imdat ile yardım etmiştir. Bu hassa, bunlardan başkasında bulunmuyor. Bunların kemalatına, geniş ilimlerine, Peygamber efendimizden aldıkları hakikat mirasına, sonra gelenlerden hiç biri kavuşamadı. Her müslümanın bunların hepsini adil, salih ve veli ve âlim ve müctehid bilmesi lazımdır. Kendilerinden bir hata çıksa da Cenab-ı Hak hepsini af ve mağfiret ile müjdeledi. Kur’an-ı kerimde mealen, **(Allah, Onların hepsinden razıdır. Onlar da, Allah’tan razıdırlar)** buyurdu.
İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar içinden beğenilmiş, süzülüp ayrılmış olan bu çok kıymetli tabakanın hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek, Allahü teâlânın en büyük nimetidir. Hadis-i şerifte, **(Kişi sevdiği ile beraberdir)** buyurulduğundan onları sevenler, onlar iledir.)
İslâmda ilk öğretmen.
Mus'ab bin Umeyr, hem annesi hem de babası tarafından Kureyş'in asîl ve zengin bir âilesine mensub idi. Zengin oldukları için gâyet râhat bir hayat sürüyordu. Orta boylu, güzel yüzlü, nâzik ve yumuşak huylu, son derece zekî idi. Güzel konuşurdu.
Akl-ı selîm sâhibi olduğundan, putların bir fayda veya zarar veremiyeceğini bilir onlara tapılmasından nefret ederdi. Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti.
Güzel yüzlü ve zengin olduğundan Mekke halkı ona gıpta ile bakardı. Peygamber efendimiz bunun için "Mekke'de Mus'ab'dan daha zarîf, daha nârin, daha güzel kimse yok idi. Saçları kıvrım kıvrım idi." buyurmuşlardı. Bütün bu rahatlıklara rağmen kalbinde büyük bir boşluk hissediyordu Mus'ab bin Umeyr. Bu maksatla sevgili Peygamberimizin bir merkez olarak seçtiği, İslâmı anlattığı ve o zaman Mekke'de müslümanların toplandığı Erkam bin Ebi'l-Erkam'ın evine gitti. Resulullahı görür görmez Müslüman oldu. İslâmiyeti kabûl ettiği an hayatı da birdenbire değişti. Eski servet ve zenginliğin yerini fakirlik aldı. Âilesinin sevgili oğullarına yapmadığı eziyet kalmadı. Onu dîninden döndürmek için evlerindeki bir mahzene hapsederek günlerce aç ve susuz bıraktılar. Arabistan'ın yakıcı güneşi altında ağır ve tahammülü zor işkenceler yaptılar. Fakat Mus'ab bin Umeyr, bu ağır ve acımasız işkenceler karşısında sabır ve sebât göstererek aslâ İslâmiyetten dönmedi. Her seferinde bütün gücüyle haykırıyordu: - Allahtan başka tapılacak, ibâdet edilecek ilâh yoktur. Muhammed aleyhisselâm O'nun peygamberidir.
Eshab-ı Kiram Serisi
İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki: (Ey kalbi Allahü teâlânın sevgisi ile ve Resulullahın sevgisi ile dolu olan müslüman! Birinci vazifen Peygamber efendimizin eshabının sevgisini, ehl-i
beytinin sevgisi ile kalbinde cem etmektir. Ehl-i beyti, Resulullahın evladı oldukları için sevdiğimiz gibi, diğerlerini de, Onun eshabı oldukları için sevmeliyiz! Çünkü, Eshab-ı kiramın nail oldukları şeref pek yüksektir. O şerefe başkaları kavuşamaz. O şereften biri, Resulullahın mübarek nazarları onlara işlemiş ve hepsine manevi imdat ile yardım etmiştir. Bu hassa, bunlardan başkasında bulunmuyor. Bunların kemalatına, geniş ilimlerine, Peygamber efendimizden aldıkları hakikat mirasına, sonra gelenlerden hiç biri kavuşamadı. Her müslümanın bunların hepsini adil, salih ve veli ve âlim ve müctehid bilmesi lazımdır. Kendilerinden bir hata çıksa da Cenab-ı Hak hepsini af ve mağfiret ile müjdeledi. Kur’an-ı kerimde mealen, **(Allah, Onların hepsinden razıdır. Onlar da, Allah’tan razıdırlar)** buyurdu.
İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar içinden beğenilmiş, süzülüp ayrılmış olan bu çok kıymetli tabakanın hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek, Allahü teâlânın en büyük nimetidir. Hadis-i şerifte, **(Kişi sevdiği ile beraberdir)** buyurulduğundan onları sevenler, onlar iledir.)