
Hiç kendinizi aynı anda on topu havada tutmaya çalışan bir jonglör gibi hissettiniz mi?
Biri Instagram'daki o ‘mükemmel’ görünen feed, diğeri her gün atılması gerekeno tweet. Biri birikmiş müşteri e-postaları, diğeri ‘aman kaçırmayayım’dediğimiz o yeni trend... Biri ailemize ayırmamız gereken zaman, diğerikendimize ayırmayı unuttuğumuz o beş dakika…
Her bir topu havaya atıyoruz, dönmesini izliyoruz, düşmek üzere olanıyakalamak için diğer tarafa koşturuyoruz. Nefes nefese bir koşturmaca bu. Gününsonunda alkışlayan yok, omuzlarımızda bir madalya değil, sadece bir sonraki günyeniden çevireceğimiz topların ağırlığı var. Başarı değil, sadece ‘düşmeme’çabası. Ve siz biri düşmesin diye çabalarken, diğerinin yavaşladığını farkettiğiniz o an... O sürekli bir şeyleri "idare etme", bir şeylere"yetişme" ve hiçbir zaman tam anlamıyla "inşa etme" hissinekapılamama durumu..
Merhaba dostlar, Dijitaldeki İzimiz podcastini yenibölümüne, yeni bir kahve sohbetine hoş geldiniz. Umarım keyifler yerindedir vekahveleriniz hazırdır.
Eğer az önce saydığım tüm bu hisler size tanıdıkgeliyorsa, tam da sohbetine denk geldiniz. Bugün biraz bu konular üzerine hemgündelik hayatımızı hem de dijitaldeki yolculuğumuzu konu alarak kısa bir sohbet edeceğiz.
Sohbette bahsettiğim Kitap:
Zygmunt Bauman - Tüketici Hayat
#reklam yoktur.
------
Web sitem:
www.sedagokce.com
Instagram:
instagram.com/sedagokcecom
Mail-iletişim-iş birliği :
dijital@sedagokce.com