
Pasifik Okyanusu’na dalmış gözleri, artık konuşmadığı ailesini düşünüyordu. 28 yaşında, en güçlü kadın olarak, önündeki ekranda defalarca izleme girişiminde bulunup kaçırdığıOnce Upon a Time in Hollywood oynuyordu. Babasının bir podcast yayını yüzünden onu reddetmesi, özgürlüğün bedeliydi. Kopan her bağ, onu daha da özgürleştiriyordu.
Tulum’a gelişini hiç planlamamıştı ama şimdi buradaydı. Bilinmezliğe adım atmak, sınırlarını test etmek ona haz veriyordu. Fırsatçılara ve sınırlarını zorlayanlara tahammülü yoktu. İlk kez bir hostelde kaldı, gece makyajını yaptı, takma kirpiklerini takıp salıncaklı bara geçti. İnsanlar kirpiklerinden bahsetmeye başladı, hatta dokunanlar bile oldu.
Özgürlük, kopan bileziklerin ve kaybedilen bağların toplamıydı. Ve şimdi, Tulum’da geceye adım atarken, gerçekten özgür olduğunu hissetti.